İsmini Yunan Tanrıçası Sinope’den alan ve tarih boyunca daima önemli bir liman kenti olan Sinop’a gitmeden önce hakkında bildiklerim ülkemizin en kuzey ucu İnceburun’un il sınırları içinde olması ve büyük ölçüde bir dönem sakini olan Sabahattin Ali ve orada yazdıkları sayesinde ünlü olan Cezaevi idi. Bir de belki “gölge etme başka ihsan istemem” diyen Sinoplu Diyojen. Ama Sinop bunlardan çok daha fazlası.
KAMİL SANDALCILAR / instagram: @kml.sndlclr
Zeus Sinope’ye tutkundur. Onu bugün Sinop şehrinin bulunduğu bölgeye kaçırır ve her istediğini yerine getireceğine dair yemin eder. Sinope ondan bekâretine dokunmamasını ister. Bu yüzden bugüne kadar güzel kalabildiğine inanılan doğası ve dürüst, hoşgörülü, konuksever insanları ile Sinop bir hafta sonu gezisi için ideal bir yer. Yüce önder Atatürk de 15.Eylül.1928 tarihli ziyaretinde “Ne olurdu Sinop’un yarı güzelliği Ankara’da olsaydı” sözüyle ile olan hayranlığını dile getirmiştir.
Ben Sinop’a 2018 yılının Mart ayında İstanbul’dan Cuma akşam uçağı ile gidip Pazar akşam uçağı ile geri döndüm. İki tam günlük süre içerisinde birkaç yer hariç görmeyi arzuladığım her yeri rahat bir program ile gezebildim. Daha geniş bir program için üç günlük bir gezi de düşünülebilir. Bu yazıda öncelikle kendi 2 günlük gezimi anlatacağım.
Daha sonra gezmediğim fakat kaynaklarda yer alan, gezilmesi gereken yerleri de yazının sonunda listeleyeceğim. Gittiğim zamanı özellikle yazıyorum ki okuyanlar bu tarihe göre yazının güncelliği hakkında bilgi sahibi olsunlar ve gerekirse daha güncel kaynakları araştırsınlar.
Bir de tabii ki gidilen her yerde olduğu gibi, Sinop’ta da gidilecek yerler ve yapılacak aktiviteler mevsimsel olarak değişiklik gösterebiliyor, okuyanlar bu konuyu da dikkatten kaçırmasınlar. Mesela konuştuğum neredeyse her Sinoplu şu anda ilin boş olduğunu ve yazın çok daha canlı bir Sinop bulabileceğimi söyledi. Ama bence bu sakinliğin güzelliği de ayrı. Yine de Sinop’u bir de yaz mevsiminde ziyaret etmek aklımın bir ucunda duruyor.
ŞEHİR MERKEZİ HAVAALANINA ÇOK YAKIN
Şehrin hava alanı şehre çok yakın, öyle ki şehir içinden servis, uçağın kalkış saatinden sadece 1 saat 15 dakika önce hava alanına hareket etti. TÜİK raporlarına göre ülkemizin en mutlu şehri seçilmesinde bunun da bir etkisi vardır herhalde. Servis işletmesini Metro Turizm yapıyor ve ücreti 5 TL süre 15 dakika. Dönüş servisinin saati konusunda ilgili firmanın Sinop ofisini arar iseniz yardımcı oluyorlar.
Ben gittiğim şehirlerde şehrin toplu taşıma imkânlarından yaralanarak gezmeye çalışıyorum. Hele bir de yalnız gidiyorsam finansal açıdan daha da mantıklı oluyor bu seçim. Fakat Sinop için bu seçenek geçerli olamadı, çünkü gidilecek yerlerin şehir merkezinde olanlar hariç neredeyse hiçbirine toplu taşıma yok. Ben de bunun üzerine gezimi Sinop Şehir Merkezi ve Sinop çevresi olarak ikiye ayırmaya karar verdim. Şehir Merkezini tamamıyla yaya olarak gezebilirsiniz, Sinop çevresi için ise kesinlikle en az bir gün süreli ( Sabah alıp akşam bırakmak da olabilir. Ben böyle yaptım ) bir araba kiralamanızı öneriyorum.
Gitmeden önce okumuştum Sinop şehir merkezi ülkemizde trafik lambası olmayan tek şehir diye, oraya gittiğimde de yerli halkın buna vurgu yaptıklarını ve bir ara bazı noktalara trafik ışığı konulduğunu fakat buna alışık olmayan halkın bu noktalarda sık sık kaza yaptığını, bunun üzerine de ışıkların kaldırıldığını gülerek anlattıklarına şahit oldum. Bir de üzerine basa basa ve övünerek anlattıkları bir diğer konu da, burada günün hangi saati olursa olsun bir kadın istediği şekilde yalnız çıkıp dolaşabilir, kimsenin dönüp bakmayacağı. Şehirde asayiş olayları o kadar azmış ki, bu tür olaylar olduğunda şehir halkı şaşkınlıkla karşılarmış ve kesin şehir dışından biri yapmıştır derlermiş kendi aralarında.
Gelelim dolaştığım yerlere. Dediğim gibi ilk gün araba ile şehir çevresinde dolaştım. Sabah 9.30 civarı yola çıktım, 17.00 itibarı ile gezim sona ermişti. Dolaştığım sıra ile size aktaracağım. Yola çıkmadan bir uyarı: Gidilecek yollarda çok sık benzin istasyonu bulmanız zor olabilir. İl dışına çıkmadan önce sizi 100 km götürecek kadar yakıtınız olursa iyi olur.
HAMSILOS KOYU
Öncelikle Sinop’ta gezdiğim yerler içinde beni en çok etkileyen yer olduğunu söylemeliyim. Sanırım mevsim nedeniyle ve sabah erken saatte gittiğimden koyda benden başka kimse yoktu. Ben de sessizliğin ve bu doğal güzelliğin tadını çıkardım sonuna kadar.
Sinop merkezinden yaklaşık 14 km uzaklıkta olan koy Deveci Deresi adlı küçük bir akarsuyun ağzında yer alan 300-400 metrelik bir deniz girintisidir ve ağaçlarla bezenmiş bir doğa harikasıdır. Hamsilos Limanı, morfolojik delillere göre, Deveci Deresi Vadisi’nin aşağı kesiminin, karada oluşan çöküntüler sonucunda sular altında kalmasıyla oluşmuş, dünyada sadece Norveç ve Sinop’ta bulunan “ria” tipi bir kıyıdır.
Koy’a giderken yol üzerinde sağda ücretli girişi olan Mesire Alanı göreceksiniz, buraya girmeyip yola devam etmelisiniz. Yolun bittiği yerde sağlı sollu otopark alanları mevcut. Aracınızı bu alana park ettikten 50-100 metre sonra Koy’a ulaşacaksınız.
Hamsilos Koyundan bir önceki haritada “Akliman Mesire ve Piknik Alanı” olarak gösterilen alanın önündeki Koy da burada bulunan ufak tekne ve kayıkları ile güzel fotoğraf imkanları sunuyor.
İNCEBURUN FENERİ
Hamsilos Koyundan sonra yaklaşık 11 km / 20 dakika sonra ulaşabileceğiniz İnceburun Feneri, bence Sinop’a gelince yapılması gerekenler listesinde olmazsa olmazlardan. Ülkemizin en kuzey ucu olmasının dışında, 1863 yılında deniz seviyesinden 38 metre yükseklikte inşa edilen 12 metre yüksekliğindeki deniz feneri ve çevresi size çok güzel fotoğraflar çekme imkanı sunuyor. Çeşitli kaynaklarda, özellikle kış aylarında ve sert havalarda İnceburun Feneri’ne kadar ulaşabilen büyük dalgaların kıyıyı dövdüğü yazıyor.
SARIKUM GÖLÜ, KUŞ CENNETİ ve PLAJI
İnceburun’a yaklaşık 25 km/ 35 Dk uzaklıkta bulunan Sarıkum 4 km uzunluğundaki doğal plajı, Gölü ve birbirinden farklı kuş türlerine ev sahipliği yapan Kuş Cenneti ile Sinop ilinin görülmeye değer noktalarından biridir. Bölge 1991 yılında da I. Derece Doğal Sit Alanı ilan edilmiştir
İnceburun Fenerinden Sarıkum’a birkaç alternatif yol olmasına rağmen, ben fenerin önünde servis minibüsünü yıkayan abimizin tarif ettiği haritada da işaretlediğim yoldan gittim. Tarifi aynen buraya da yazıyorum. Hamsilos Koyundan İnceburun’a gelirken gördüğümüz “İnceburun 10 km” tabelasına kadar aynı yolu geri gidiyoruz, tabeladan sağa dönüyoruz, 1 km kadar gittikten sonra, Abalı İlkokulu karşısından Sinop-İnebolu Yoluna çıkıyoruz, 6 km gittikten sonra “Sarıkum 1 km” tabelasını gördüğümüz yerden sağa sapıyoruz.
Saptığımız noktadan Sarıgöl Köyünün içine girene kadar yol gölün kıyısından devam ediyor. Tüm yol boyunca göl, sazlıklar ve kuşlar çok güzel fotoğraflar çekmenize imkan tanıyor. Durun ve yol boyunca bol bol fotoğraf çekin. Aşağıda bu yol boyunca çekilmiş iki fotoğrafı sizinle paylaşıyorum.
Yola devam edip köyün içinden çıktıktan sonra gölün hemen karşısına denk gelen noktada yaklaşık 10 metre yüksekliğinde bir kule bulunmakta. Bu kuleye çıkıp göl ve çevresini kuşbaşı görebilir ve fotoğraflayabilirsiniz. Bu noktadan yaklaşık 200-300 metre ilerlediğinizde ise yol orman içine girmeden hemen önce durarak (haritadaki son nokta)
Sarıkum plajını tepeden izleyebilirsiniz. Bu noktadan çektiğim fotoğraf aşağıda.
ERFELEK TATLICA ŞELALERİ
Sarıkum’dan Sinop-İnebolu Yoluna çıktıktan sonra önce Erfelek, daha sonra ise Erfelek Tatlıca Şelaleri tabelalarını takip ederek ve yolun son kısmında Erfelek Baraj gölünün çevresini dolaşarak yaklaşık 40 km / 50 dk bir yol sonunda irili ufaklı 28 şelaleden oluşan bölgeye ulaşıyoruz.
Şelalere giriş ücretli ben otopark için 11 TL ödedim. Otoparktan 50 m sonra en alçak seviyede bulunan ve en büyük şelaleyi hemen göreceksiniz. Diğer 27 şelale için biraz efor sarf etmeniz gerekiyor. İlk kısmı oldukça dik diğer kısımları nispeten eğimi daha düşük olmak üzere tahta merdivenlerle ulaşılıyor diğer şelalelere. Ben yarım saatlik bir tırmanış sonrası geri döndüm. Şelale için bir diğer ilginç not, buranın sadece 21 yıl önce 1997 yılında Erfelek Barajı’nın yapılmasına başlandığı dönemde Devlet Su İşleri tarafından tesadüfen keşfedilmiş olması. Bölge piknik ve kamp alanı olarak kullanılıyor. Ayrıca bölgede kısıtlı imkanlı bir kafeterya ve tuvalet de bulunuyor.
Burada tanıştığım 19 Mayıs Üniversitesi öğrencisi 6 genç arkadaş bana seyahat tutkusunun maddi olanaklara bağlı olmadığını bir kez daha gösterdi. Bu gençler Samsun’dan itibaren sadece otostop yoluyla ve bir çok yeri görerek Şelalere kadar gelmişlerdi. Bir önceki geceyi Sinop’ta 100 TL vererek kiraladıkları, koşulları gayet güzel ve manzaralı bir evde geçirmişlerdi ve o akşam da yine otostop ile Samsun’a dönmek üzere yola çıkacaklardı. Dördünü ben kendi aracımla Sinop’a getirirken diğer ikisi ilçe minibüsü ile şehre döndüler.
Şelale Sinop arası yolda bana gezdiğim yerler hakkında sordukları soruların yanında bir soruları daha sonra beni çok düşündürdü. İçlerinden bir Uçak Mühendisliği okuyordu. Benim de Mühendis olduğumu öğrendiğinde sorduğu soru “Abi nasıl iş yerinizde mesleğinize yeterince saygı gösteriliyor mu?” oldu. Bu gençlerin kafasında tabiki iş bulma, geçim, gelecek gibi bir çok kaygı var. Ama bunlardan önce bana sordukları soruya bakınca gençlerin değer görme, yaptıklarına saygı gösterilip gösterilmeme konusundaki kaygısı diğer kaygılarının önüne geçmiş durumda. “Hepimizin kendi iş ve özel hayatlarımızda yaşadıklarımızı göz önünde bulundurursak, sizce haksızlar mı?”
Dönüş yolunda genç yol arkadaşlarımla yaptığım sohbetin de katkısı ile nispeten şehrin dışında kalan ve yaya olarak tırmanması zor olabilecek Şahin Tepesi, Balatlar Kilisesi Kazı Alanını ve Tarihih Paşa Tabyalarını arabayı teslim etmeden ziyaret etmeye karar verdim.
ŞAHİN TEPESİ, BALATLAR KİLİSESİ KAZI ALANI ve PAŞA TABYALARI
Şahin Tepesi için Sinop’un balkonu desek yalan olmaz. Sinop denilince akla gelen ve şehri anlatan, denizin iki taraftan karayı incelttiği belin resmedildiği fotoğraflar işte buradan çekiliyor. Sinop’a kadar gidip Sinop’un bu meşhur fotoğrafını çekmemek ve mümkünse burada güneşi batırmamak olmaz.
Balatlar Kilisesi çalışmaların devam ettiği bir kazı alanı. Ben gitttiğimde ziyaret saatleri 10.30-16.30 yazmasına ve kapanış saatinden önce orada olmama rağmen maalesef alan ziyarete kapalı idi. Bu saatler dışında kazı çalışmaları sırasında da alana giriş yasak. Gitmeden önce bu durumu göz önünde bulundurmakta fayda var.
Geniş bir alana yayılmış büyük bir avlu, haçvari planlı bir mekân, şapel ve niteliği saptanamayan diğer mekânlardan oluşan yapı, tümüyle dörtgen planlıdır. Yalnız şapelin tonozla örtülü üst yapısı kalmıştır. Diğer bölümlerin üstü açıktır. Şapel tavanı, girişleri ve giriş mekânında boyalı freskler günümüze dek kalmıştır. Bizans yapı tekniğine güzel bir örnektir. Tüm duvarlarda 4 sıra taş ve 4 sıra tuğla kullanılmıştır.
Yarımadanın doğusunda Karakum yolu üzerinde bulunan Paşa Tabyaları, denizden gelebilecek tehlikelere karşı tersanenin emniyetin sağlamak ve limanda bulunan gemileri korumak amacıyla 19. yüzyılda yapılmıştır. Yarım ay şeklindedir. Üstte 11 adet top yuvası bulunan yapının alt bölümünde, cephanelik ve koğuş olarak kullanılan büyük mekânlar ve mahzen vardır. Günümüzde çay bahçesi olarak kullanılıyor. Ziyaret edilmesi şart değil bence. Ayrıca şehrin de biraz dışında kaldığı için programa ve olanaklara göre değerlendirilmeli.
SİNOP’TA İKİNCİ GÜN
Gelelim gezimin ikinci gününde Sinop şehir merkezinde gezdiğim yerlere. Aşağıdaki resmi herhangi bir foto editörde zoom yaparak bakarsanız aşağıda listelenen tüm noktaları sarı yıldız ile işaretlenmiş olarak görebilirsiniz.
Sinop Şehir Merkezi Gezilecek Yerler (Sarı Yıldız ile işaretli)
TARİHİ SİNOP CEZAEVİ
Öncelikle söylemeliyim ki birçok kişi için Sinop denilince akla gelen yerlerin başında gelen cezaevi benim biraz içimi kararttı. Ama Sinop’un olmazsa olmazlarından.
Tarihi 4000 yıl öncesine kadar dayanan bir kale içinde kurulan cezaevi, ilk olarak 1568 yılında cezaevi olarak kullanılmaya başlanmış, 1887 yılında resmi olarak zindana dönüştürülmüş, 1939 yılında da çocuk hapishanesi olarak kullanılmak üzere bir bina daha yapılmıştır.1999 yılında ise kapatılarak müzeye çevrilmiştir.
Cezaevi Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde Bodrum ile birlikte en önemli sürgün yerlerinden biri imiş. Nitekim 1913 yılında Mehmet Şevket Paşa’nın öldürülmesi ile 200’e yakın İttihat ve Terakki karşıtı buraya cezaya gönderilmiş. Mahkumlarından en ünlüsü kuşkusuz Sabahattin Ali. Kendisi 1932 yılının sonunda girdiği Cezaevi’nden, 10 ay yatararak Cumhuriyet’in 10. yılı nedeniyle gelen afla çıkmış.
Burada kalan diğer ünlüler ise Kerim Korcan, Osman Deniz, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuran, Refi Cevat, Burhan Felek, Hüseyin Hilmi, Osman Cemal Kaygılı, Zekeriya Sertel olarak sayılabilir.
Cezaevi girişinin hemen karşısında bulunan Sinoplu Diyojen’in heykeli önünde bir hatıra fotoğrafı çektirmeyi ihmal etmeyin. Eğer geziniz sırasında Sinop’un diğer ilçelerine gitmek için toplu taşıma kullanacaksanız, ilçe minibüsleri hemen heykelin karşısından kalkıyor.
Detaylı bilgi için https://www.muze.gov.tr/tr/muzeler/tarihi-sinop-cezaevi
SİNOP ARKEOLOJİ MÜZESİ
Tarihi 1920’li yıllara dayanan müze, içinde Selçuklu Türbesi ile Serapis Mabedi bulunan yeni yerine 1970 yılında taşınmıştır. Tek kattan oluşan müzede Küçük Buluntular Salonu, Taş Eserler Salonu, Amphora Salonu, Sikke Bölümü, İkona Salonu bulunmaktadır Genelde taş, mermer mimari eserler, mil taşları, mezarları, heykeller, pitoslar ve mozaiklerin yer aldığı bahçe bölümünü gezmeyi unutmayın.
Detaylı bilgi için https://www.muze.gov.tr/tr/muzeler/sinop-muzesi
SİNOP ETNOGRAFYA MÜZESİ
Halk arasında Aslan Torun Konağı olarak bilinen üç katlı bina 18. yy sonunda inşa edilmiş, 2003 yılında Etnografya Müzesi olarak hizmete vermeye başlamış. Ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek müzede tüm etnografya müzelerinde olduğu gibi geleneksel yaşantıya ilişkin sunumlar ve eserler bulabilirsiniz.
Detaylı bilgi için http://www.sinopkulturturizm.gov.tr/TR,74870/etnografya-muzesi.html
SİNOP KALESİ
Aslında Sinop tam bir Kale Şehir. Yaklaşık 3000 yıl önce yapımına başlanan, yüksekliği 30 metreye kadar çıkan şehir surları yarım adanın en dar olan boyun kısmını tamamen çevrelemektedir.
Surların, benim ziyaret ettiğim bölümlerden biri Âşıklar Parkı ve İskele arasında kalan ve buraları kuşbaşı görebileceğiniz bölüm. Kaleye giriş ücretsiz ve mantığını anlayamadım ama en yüksek noktasında bir cafe var. Tarihi yapılar içinde birçok kez dinlenilebilecek bu tür alanlara rastladım, fakat bunun konumlandırılması bana garip geldi.
Kalenin diğer ziyaret ettiğim yeri ise şehrin girişinde hemen Diyojen heykelinin solunda (sağında zaten cezaevi bulunuyor) kalan Evliya Çelebi Seyahatnamesinde kaleye giriş kapıları olarak sayılan 6 kapıdan, Lonca Kapısı ile birlikte bugüne kadar ayakta kalan iki kapısından biri olan Kumkapı.
ALAADDİN CAMİİ ve PERVANE MEDRESESİ
Kent merkezinde yer alan ve Selçuklu Devleti’nin 1214 yılında Sinop’u fethinden hemen sonra Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat adına yapılmış olduğu sanılan cami, uzun saf tutmaya elverişli enine iç yapısı ve avlusuyla Arap camileri sınıflandırmasına uygundur.
Bu tür camiler Erken Dönem İslam Cami mimarisine dahil edilmektedir.
Pervane Medresesi ise Caminin kuzey avlu girişinin karşısında bulunmaktadır. 1262 yılında şehrin ikinci defa alınışı anısına Selçuklu Veziri Muinüddin Süleyman Pervane tarafından yaptırılmıştır.
1932 ile 1970 yılları arasında Müze olarak görev yapmış, günümüzde ise Sinop’a özgü el sanatları ve mutfağı ile ilgili kişilere tahsis edilerek çarşı haline getirilmiştir.
Biz Türkler gittiğimiz her şehirde “İşte burası da buranın İstiklal Caddesi” deriz ya, Caminin bulunduğu Sakarya Caddesi de Sinop’un İstiklal Caddesi, yalnız araç trafiğine açık hali.
Detaylı bilgi için http://www.filozof.net/Turkce/tarihi-eserler-a/11057-alaeddin-camii-ve-medresesi-tarihi-mimari-ozellikleri-hakkinda-bilgi.html
SİNOP ÖĞRETMEN EVİ
1883 tarihinde, Nardeli Veysel Paşa zamanında Mekteb-i İdadi (Lise) olarak yapımına başlanan ve 1899 yılında Vali Ömer Şevki Paşa zamanında yapımı tamamlanarak hizmete açılan, 1983 yılına kadar okul olarak kullanılan tarihi bina, aynı zamanda Sinop’un ilk lisesi olma özelliğini taşıyor.
Eğer yer bulabilirseniz ruhsuz otel binaları yerine, ruhu olan, enerjisi yüksek bu binada konaklamanızı tavsiye ederim.
ÂŞIKLAR PARKI
Âşıklar Parkından başlayıp Enver Bahadır Caddesi boyunca Karakum Mevkiine kadar devam eden güzergâh Sinopluların gezinti yeri. Özellikle günbatımı izlenmeye değer.
Hemen Parkın arkasında yer alan “Teyze’nin Yeri Mantı Salonu” şehre gelince yapılması gerekenler arasında üst sıralarda yer alan “Sinop Mantısı Yemek” eyleminin gerçekleştirilebileceği nezih bir mekân. Tavsiyem üstü cevizli ve üstü yoğurtlu mantının birlikte sunulduğu karışık tabak. Dikkat porsiyon oldukça büyük. Ben gittiğimde fiyatı 20 TL idi.
YARARLANILABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR
https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/sinop/genelbilgiler
2 yorum
Bende aynı görüş içerisindeyim, sinopta 1 hafta kaldım bende o kadar fazla gezecek yer vardı ki elimden geldiğinde fazla gezmeye çalıştım. Bir çok yeri gördüm ancak daha görmediğim fazlasıyla yer var.
Emeğinize sağlık
Yıllar önce ziyaret ettiğim bir şehrimiz. Kesinlikle tavsiye ediyorum.