Istanbul Ayasofya
AyasofyaTürkiye’nin ve İstanbul’un en önemli tarihi yerlerinden biri olmakla beraber, Fatih Sultan Mehmet devrinden sonra da, insanlar tarafından sevilerek korunan bir yerdir. İsmi genellikle Camii Kebir, Sultan Camii ve Ulu Camii olarak adlandırılmaktadır. Camii Kebir adlandırılan yer, sultanların namaz kıldığı yerdir. Açıklama yapılması gerekirse katedraller Hristiyanlar için ne kadar önemliyse, Camii Kebir de aynı öneme sahiptir.
Ayasofya’nın kuzey kısmına Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde medrese yapılmıştır. Her zaman bakım ve onarım çalışmaları devam etmiş en kapsamlı tamir çalışmasını yapan Abdülmecit Dönemi’nde Fossati tarafından inşa edilmiştir. Abdülaziz dönemlerinde Ayasofya çevresinde bulunan ve düzenlenme başlatılan medrese 1869 ila 1870 seneleri arasında yıkılmış ve 1873 ila1874 seneleri arasında da yeniden yapılmıştır. 1936 senesinde yıkılan Medresenin kalıntılarıyla 1982 senesinde yapılan kazılar sonucu öğrenilmiştir.
Osmanlı zamanında 16. Ve 17. Yüzyıllarda Ayasofya’nın içerisine minber, mihraplar, müezzin mahfilleri, maksureler ve vaaz kürsüsü eklendi. Mihrabın iki yanında ise bronz kandiller bulunur. Bunlar Kanuni Sultan Süleyman’ın Budin Seferi dönüşünde camiye hediye olarak kabul edildi. Ana mekâna girişte sağ ve sol köşelerde yer alan Helenistik Döneme ait olan iki mermer küp Bergama’dan getirilip Sultan III. Murad tarafından da Ayasofya’ya getirilerek hediye edildi.
Ayasofya’da Sultan Abdülmecit zamanında 1847 – 1849 seneleri arasında, İsviçreli Fossati kardeşlere olarak güzel bir onarım yapıldı. Bu onarım çalışmalarının aralarında daha önce mihrabın kuzeyindeki niş içerisinde yer alan Hünkâr Mahfili kaldırıldı ve yerine mirahbın sol tarafına sütunlar üstünde yükselen etrafı ahşap olan yaldızlı korkuluklar ile çevrili olan Hünkâr Mahfili yapıldı.Aynı dönemde tekrardan Hattat Kadı asker Mustafa İzzet Efendi’den yazılan 7,5 m. Çapında olan 8 adet hat levhası ana mekânın oraya yerleştirildi.
Ayasofya Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle Bakanlar Kurulu kararıyla beraber müzeye çevrildi ve 1 Şubat 1935’de müze olup yerli ve yabancı olarak ziyaretçilere sunuldu. 1936 senesinde tapu senedine göre de Ayasofya 57 pafta, 57 ada ve 7. Parselde de Fatih Sultan Mehmet vakfına, Akaret ve Medreseden oluşan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi adına tapulu olarak gösterilmiştir.