Tulga Ozan, 2015 yılında kurduğu Dünya Değişmeden adlı turizm organizasyonuyla, yerel deneyime odaklanan geziler düzenliyor…
Dünya Değişmeden Seyahatlerini donanımlı ve deneyimli yol arkadaşlarıyla beraber tasarlayan 25 yıllık turizmci, kokartlı profesyonel turist rehberi. Tulga Ozan, “Dünya Değişmeden seyahatlerinin temelinde huzur ile seyahat eden, fazladan bir ülkeye daha gidildiğine dair çentik atma derdinde olmayan yol arkadaşlığı hedefi vardır” diyor…
Öncelikle sizi tanıyalım… Kendinizi anlatır mısınız?
İstanbul doğumluyum. Ailemin ve okuma şansı olduğum okullar hayatımda verdiğim kararları etkiledi. Özellikle Galatasaray Lisesi hayatımda en çok iz bırakan kurum oldu. Lise döneminden beri başlayan turizm hayatı dünyayı keşfetme duygumu tetikledi ve yollardan öğrendiklerim günümüzdeki projelerin temellerini oluşturdu. Hep merak ederek ve hayal kurarak yaşadım. Bu sayede hem birçok coğrafyayı keşfetme hem de gördüklerimi kayıt altına alma şansım oldu.
İlk kitabım “Dünya Değişmeden” 2013 yılında yayınlandı. Sadece yaşadıklarımı kayda almak için açtığım bloğu kalıcı olması için kitap haline dönüştürdüm ve anılarımı yayınladım. 2018 yılında ise bu kitabın genişletilmiş yeni baskısı çıktı.
“Yolun Açtığı Kapılar” ise 2016 yılında hayatımda en çok iz bırakan ve Sibirya bölgesinde Şamanlar ile yaptığım bir belgesel çalışma sonucunda ortaya çıktı. Sadece bir yol hikayesi değil, yaşananların da yorumlandığı bu kitapta, benim kendimi en iyi ifade ettiğim yazılar yer alıyor.
Dünya Değişmeden Turizm ve Mantra Travel&Cafe projemin temeli ise 10 yıl öncesine kadar da gidiyor. Mantra Cafe projesi daha önceden düşünülmesine rağmen seyahat acentesi fikri daha önce oluştu ve yeni mekanımız geçtiğimiz yılbaşı açıldı.
GEZME TUTKUM JULES VERNE İLE BAŞLADI
Gezme ve keşfetme tutkusu ne zaman başladı hayatınızda?
Bu konuda ailem ile çocuk yaşta yaptığım gezilerin etkisi büyüktür. Ama sanırım ilk hayaller daha ilkokul esnasında tüm kitaplarını okuduğum Jules Verne sayesinde başladı.
Bugüne kadar kaç ülke, kaç kaç şehir gezdiniz? Bunların içinde sizin için en özelleri hangileridir, bunları seçme nedeniniz nedir?
Şu ana kadar dünyanın birçok noktasında bulundum. İlk başlarda merak için çıkılan yolculuklar bir dönem birçok gezginin yaptığı gibi sadece “çentik atma” kaygısına dönüştü. Daha sonra belki de ruhumun biraz dinginleşmesi ile beraber mekan sayısını hedeflemeden detaya yönelik seyahat etmeye başladım.
Gidilen ülke sayısı esasında çok önemli değil. Gidilen şehir/köy/kasaba sayısı bir kültürü tanımak için çok değerli.
Geçmişte gittiğim birçok ülkeyi esasında yüzde yüz içselleştirmiş değildim. Zaman içerisinde aynı ülkelerde yapılan birçok seyahat o ülkeleri tanımamı sağladı.
Gittiğim coğrafyalar arasında kıyas yapmayı uzun zaman önce bıraktım. Her ülkenin kendisine göre özellikleri var ve o anki ruh halime göre bu ülkelerin hepsinde farklı güzellikler yaşayabiliyorum.
Hızlıca iz bırakan ülke ve bölgeleri saymak gerekirse; Bolivya, Altay Cumhuriyeti ve Güney Sibirya, Moğolistan, Madagaskar, Uganda, Kolombiya, Kuzey Kore ilk başta aklıma gelen ülkeler.
Kokartlı turizm rehberisiniz. Rehberlik sizin turizm hayatınıza neler kattı?
Rehberlik yapmak benim kendimi geliştirmeme çok fayda sağladı. Uzun yıllar boyunca Fransa, Belçika, İsviçre ve Türkiye’den yolculara rehberlik yaptım. Her tanıştığım insan hayata farklı bakışları öğrenmemi sağladı. Yollarda olmak da aynı şekilde farklı insanları da tanımama yardım etti.
Rehberlerimiz gittikleri yerleri, orada yaşayanlar kadar iyi bilen kişiler. Ayrıca hepsi gezgin. Sizinle kader arkadaşlığı yaparak o seyahatin arkadaş grubu gezisi şeklinde geçmesini sağlarlar.
Rehber bir seyahat esnasında en önemli unsurlardan biridir. Bilgisi, görgüsü ve genel kültürü seyahatin kalitesini belirler. Biz bu sebeple Dünya Değişmeden ekibinde gezgin kültüre sahip ve donanımlı yol arkadaşları ile organizasyonlarımızı gerçekleştiriyoruz.
Gittiğimiz yere değil orada yaşanması gereken yerel deneyime odaklanan bir seyahat anlayışımız var. Gitmiş olmak değil yaşamış olmak önemlidir fikrindeyiz.
Dünya Değişmeden konseptiyle hem kitabınız var hem de organizasyonları bu konseptle yapıyorsunuz? Neden dünya değişmeden? Çok ülke gezmiş biri olarak siz bu işe başladığınızdan bu yana dünyanın değişimi konusunda tespitleriniz nelerdir?
İnternetin hayatımızda çok fazla aktif olması ile beraber dünyanın birçok yeri birbirine benzemeye ve monotonlaşmaya başladı. Biz bu benzeşme ve bazı noktalarda yozlaşmaya direnen bir kültürü savunuyoruz. Gittiğimiz yere değil orada yaşanması gereken yerel deneyime odaklanan bir seyahat anlayışımız var. Gitmiş olmak değil yaşamış olmak önemlidir fikrindeyiz.
Kuzey Kore’den sonra şimdi de Türki cumhuriyetler ile ilgili yeni bir proje üzerinde çalışıyorsunuz. Hem Kuzey Kore hem de yeni proje ile ilgili de bilgi verir misiniz? Bu projeler sizle seyahat etmek isteyenlere nasıl yansıyacak?
Geçtiğimiz sene Kuzey Kore resmi seyahat acentesi KITC bize Türkiye ve Avrupa temsilciliğini verdi. Bu sene Kuzey Kore’ye 3 grup organize ettik ve gelecek senelerde bu daha da artacak. Sosyal medyada göründüğünden çok farklı ve bu haliyle, değişmeden keşfedilmesi gereken bir coğrafya…
Diğer taraftan da uluslararası bir örgüt olan Türk Dili Konuşan Ülkeler Konseyi (Türk Keneşi) turistik organizasyonu için koordinatör acentelik görevini bir global Japon firması olan H.I.S. Travel ile birlikte yönetmekteyiz.
2019 yılında özellikle Orta Asya bölgesinde birçok yeni seyahatimiz olacak.
Mantra Travel ve Dünya Değişmeden olarak iki markanız var. Bu iki markanın farkları neler?
Mantra Travel daha gençlere yönelik bir marka. Ancak biz en çok beslendiğimiz genç enerjisinden uzaklaşmamak için biraz daha gençlere yönelik bir seyahat programı da gerçekleştireceğiz. Sadece organize seyahat değil, kültür söyleşileri, sergiler de düzenliyoruz. Kurtuluş’ta kafemizde sırt çantası ile seyahat edecek gençlere bilgi kaynağı sağlayacak bir de kitaplığımız mevcut.
Peki Dünya Değişmeden’in konseptinden bahsedersek…
Dünya Değişmeden, şehir yaşamının bize dayattığı kimliklerimizden sıyrılarak, gittiğimiz coğrafyalarda yerel halkın arasına karışabileceğiniz seyahat deneyimleri organize eder.
Batı’nın birbirine benzeyen şehirleri yerine, yerel kültürün küresel değişime direndiği, alışılmışın dışında rotalar sunar.
Bu yolculuklar, tek tipleşen, her yerde benzer yemeklerin yendiği, aynı müziklerin dinlendiği kitlelerin peşinde koşmak yerine, gittiği coğrafyaların kendine has özelliklerini yaşatmak üzerine bir seyahat tasarımıdır. Bu konseptte huzur ile seyahat eden, fazladan bir ülkeye daha gidildiğine dair çentik atma derdinde olmayan yol arkadaşlığı hedefi vardır.
Dünya Değişmeden ekibini oluştururken de yolda olmaktan beslenen dostların desteği ile yola çıktık. Her gittiğimiz coğrafya da bizim için farklı heyecan ifade ediyor.
Küba’dan Borneo’ya, Kuzey Kore’den Madagaskar’a yaptığımız onlarca rota ile kendi anı zenginliğimizi geliştirmeye çalışıyoruz.
Dünya Değişmeden seyahatlerinde bölgeye göre değişmekle beraber en fazla 24 kişi yola çıkılıyor. Programlar en önemli tarihi ve kültürel yerleri görmekle sınırlı kalmıyor, yerel halk ile yakın etkileşime geçtiğimiz farklı ve turistik olmayan destinasyonlara da gidiliyor. Seyahatleri yerel yaşamları, tarzlarını ve kültürleri deneyimlemek üzerine tasarlıyoruz.
Gittiğimiz yerlerde yerel lezzetlerin tadılacağı küçük lokantalara gidiliyor. Hatta imkân olduğunda sokak yemekleri de tercih ediliyor. Genellikle kitle turizmine hitap eden büyük turist gruplarının gittiği restoranları tercih etmiyoruz. Lüks ve ünlü otellerde değil, şehir merkezinde karakterli ve kaliteli oteller ya da çeşitli konaklama imkanlarını tercih ediyoruz.
Önümüzdeki dönemde Dünya Değişmeden programında neler var…
Öncelikle programlarımızda birinci amacımız turist getirip götürmek değil. Bu dönem ilk projemiz; Türk dünyasındaki ülkeleri ve İpekyolu turizmini dünyaya tanıtmak. Bunun yanı sıra Türkiye’den kurumsal firmalar ve münferit seyahatler düzenleyeceğiz.
Ayrıca ‘Dünya Değişmeden ile Dünya Sohbetleri’ başlıklı seminerleri biraz daha geliştirip Turizm ve Kültür Bakanlığı ile ortak bir şekilde Türkiye’nin her tarafında organize etmeyi düşünüyoruz.
Yol arkadaşlarınızdan da söz edelim mi…
Coşkun Aral ile belgesel tarzında bir seyahat programı başlattık. Bu, Ağustos ayında Papua ve Borneo’yu kapsayan kabileleri ziyaret edeceğimiz bir programımız oldu.
Çok uzun süre hazırlanıp detayları ile uğraştığımız Endonezya, Malezya, Brunei Sultanlığı rotamız için yola çıktık. Tamamen belgesel formatında hazırladığımız rotada Java adası ve Bromo yanardağı, Papua adası, Dani yerlileri ile deneyimler, Jakarta, Brunei Sultanlığı, Kota Kinabalu’da canopy walk, ateş böcekleri arasında tekne turu, Sandakan’da Sepilok Orangutan rehabilitasyon merkezi, Spadan arasında dalış, Mabul’de Bajau kabileleri (deniz çingeneleri) vardı…
Bu sefer Papua – Borneo kısmı daha da özel geçecek. Geçmişte belgesellerini örnek aldığımız ve artık ailemizin parçası haline gelen Coşkun abi de anıları ile seyahati unutulmaz kılacak. Endonezya ertesinde de kendisi ile beraber tekrar Kuzey Kore’ye gideceğiz…
Pakistan, Bosna-Hersek, Yunanistan Tyrnavos Karnavalı, Ürdün, Beyrut gibi tur ve organizasyonlarımız da yapmaktan çok zevk aldığımız diğer programlarımız arasında yer alıyor.
Mısır turlarımızı Cenk Bulut eşliğinde yapıyoruz. Orta Doğu destinasyonlarımızı Ülkü Sevener ile yapmayı tercih ediyoruz. Belirli temasal programları sosyolog ve kaliteli bir rehber olan Murat Yankı ile yapıyoruz.
Bir başka proje ise Ruhun Gıdası Seyahatler… Bu projede Güzin Yalın ile çalışıyoruz ve birlikte yeni projeler geliştiriyoruz. Ayrıca Esra Özdamar ile Hindistan gibi bölgelere odaklanarak ilerliyoruz.
Yakın gelecekteki programlarınızdan da birkaç tanesini sıralar mısınız?
Önümüzdeki birkaç ay içinde Dünya Değişmeden programlarındaki turlardan birkaç tanesini sıralayayım:
14-22 Eylül arası Coşkun Aral ve benim rehberliğimizde Kuzey Kore – Rusya: “Mass Games 2018, 17-20 Eylül’de Cenk Bulut ile Paris’in Bohem Dünyası, 15-20 Ekim’de Cenk Bulut ile Van Gogh’un İzinde Hollanda – Belçika – Fransa, 20-28 Ekim arasında Esra Özdamar ile Fas: Kuzey Afrika Egzotizmi, 24-29 Ekim’de Ülkü Sevener ile Renklerin Ülkesi: Ürdün, 28 Ekim-11 Kasım arası benim rehberliğimde Peru – Bolivya: İnkaların Peşinde Tuz Çöllerine konseptli seyahatlerimiz olacak… Bir de Sibirya seyahati soranlara bir not, 26 Şubat-3 Mart 2019’da Rusya: Gerçek Bir Sibirya Deneyimi yapılacak…
Teşekkür ediyorum…
- Dilek Kaykılar
1 Yorum
Sevgili Tulga Ozan, projelerinizi ilgi ile takip ediyorum. Her iki kitabınızı da okudum. Özellikle “Yolun Açtığı Kapılar” kitabınız tarihsel geçmişimizin Şaman kültüründen gelmesi nedeniyle son derece dikkat çekici idi. Düzenlediğiniz gezilerin konsepti çok güzel. Bu tür yaklaşımları ne yazık ki pek fazla göremiyoruz. Bir gün karşılaşıp tanışmak ümidi ile başarılarınızın devamını dilerim.